Modern Çağda Müttefiklerin Rolü: Batı Hükümetleri için Dört Seçenek

20 Ocak 2017’de başkanlık merasimi ile göreve gelen Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Trump, yeniden dirilen Rusya’nın, mücadeleye hazır Çin’in, terörizmle ilgili devam eden sorunların, küresel çapta değişen seviyelerdeki istikrarsızlıkların boy gösterdiği bir dünyaya adımını attı. İşte böyle bir dünyada, Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO’daki rolü hem sorgulandı hem de bilfiil tehdit edildi, ticaret antlaşmaları fes edildi, yabancı ülkelerle olan istikrarlı ilişkiler birçok alanda bozuldu, uzun süredir değişmeyen göçmen politikaları aniden değişti ve hem korumacılık hem de müdahalecilik yükselişte görünüyor. Bu yüzden, tam da böyle bir 2017’de, müttefiklerin modern çağdaki rolünü gözden geçirmek oldukça önemlidir.

Her ne kadar resmi ve gayri resmi ittifaklar, devlet kavramından daha önce var olmuş olsa da devlet düzenlemeleri uzun süredir dünya meselelerinde önemli roller oynamıştır. Bu, ittifakların, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına ve bitmesine neden olduğu, İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesini sağladığı, Avrupa’nın yarım yüzyıl boyunca Sovyet istilasından korunmasını sağladığı 20.yüzyıl için özellikle geçerlidir. Ancak, 21.yüzyılda, resmi ittifakların rolü hem ilke hem de uygulamada daha az belirgindir.

Geride bıraktığımız 17 yılda, Amerika Birleşik Devletleri askeri çatışmalar için koalisyonlar kurmakta sürekli zorlandı, dolayısıyla Birlemiş Milletler, NATO yahut her ikisinin de desteği olmadan tek taraflı veya yarı-tek taraflı eylemlerde bulunmayı seçti. Aynı zamanda, özellikle karşılarında Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’nın muhalefetini bulamayan Avrupa Birliği ve NATO, yeni bir amaç, finansal destek ve yeni sorumluluklar bulmakta güçlük çektiler. Dahası, Amerika Birleşik Devletleri’nin Pasifik’teki müttefikleriyle olan ilişkilerinin önemi her geçen gün artarak devam etse bile Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin ve Avrupa’daki devletlerin çıkarları giderek daha da farklılaşıyor ve çatışıyor.

Öyleyse modern çağda, müttefiklerin ve ittifakların rolü nedir? Batı hükümetlerinin dört seçeneği var.

Göstermelik

İttifakları ve müttefikleri göstermelik olarak kullanmak, en etkisiz ittifak yaklaşımıdır. Örneğin: Karşılıklı fayda sağlayan bağlantılar aramaksızın müttefikleri yardım ve destek noktası olarak göstermek, yardıma ihtiyaçları olduğunda onları desteklememek, ya da iç siyasi amaçlar uğruna müttefiklerine karşı pozisyon almak. Bu, esasen geçici bir kullanım biçimi olduğu için, devletler arasında bir ittifak tanımını açıkça genişletmektedir, ancak, yine de her şeye rağmen bu da bir tercihtir. Müttefikleri göstermelik olarak değerlendirmek, müdahil hiçbir taraf için elle tutulur kazanç sağlamaz.

Askeri Depolar

Müttefik devletlerle olumlu ilişkiler yalnızca askeri depolar oluşturmak amacıyla sürdürülürse, bu durum da ittifak tanımını genişletir. Devletin askeri kayaklarını ileri, beklenen konuşlanma noktasına yakın bir konuma yerleştirmesi büyük bir yarar sağlasa da esasen bu yaklaşım ev sahibi ülkenin iyi niyetine bağlıdır. Açık bir varoluşsal tehdidin varlığı veya kayda değer maddi kazançlar dışında, devletlerin uzun süre depolama alanı olarak kullanılmaya müsaade etmesi mümkün değildir. Cazibesinin az olmasına rağmen, ittifaklara yönelik bu yaklaşım başarıyla ve tekrar tekrar istihdam edilmiştir.

Acil Kaynaklar

Tarihsel olarak daha yaygın bir diğer ittifak yaklaşımı ise, devletleri gelecekteki büyük çatışmalardaki ortaklar olarak gören, ancak bunun dışında onları kendi hallerine bırakan yaklaşımdır. Bu şekilde, devletler, günümüzde herhangi bir yükün altına girmeden, gelecekteki düşmanlara karşı müttefik olabilir ve ihtiyaç duyacakları desteği ve kaynakları alma hususunda kendilerini güvene alırlar. Müttefikleri gerektiğinde başvurulacak acil kaynaklar olarak gören bu yaklaşım, oldukça popüler olmuştur fakat net bir başarı sağlamamıştır. Eğer bu yaklaşım kullanılacaksa, etkinliği en üst düzeye çıkarmak için askeri depo yaklaşımının sonuçlarını da geliştirmeye ve aynı zamanda çok devletli savaşa neden olan karmaşık ittifak yapılarından kaçınmaya çalışılmalıdır.

Büyük Strateji Ortakları

İttifaklar için en başarılı yöntem, büyük bir stratejide ortak olmaktır. Bu yaklaşım kesinlikle askeri odaklı görülebilmesine rağmen, siyasi, diplomatik ya da mahiyetteki stratejilere de uygulanabilir: Devletler ortak bir hedef ya da amaç için müttefik olduklarında yalnızca belli bir saldırganı yenilgiye uğratmak için değil aynı zamanda iyiliğe ulaşmak için de müthiş bir potansiyelleri olur. Böyle bir ittifak, dünya düzenini geliştirebilir, tehditleri ortadan kaldırabilir, istikrarın bozulmasını önleyebilir ve çoğunluğun iyiliği için çalışabilir; alternatif olarak, başka negatif hedefler için aynı büyük ölçeğe ve yaygın etkilere sahip olabilir. Bu ittifak biçimi devletleri acil kaynaklar olarak kullanmaktan daha nadirdir ancak ortaklar başlangıçta ve sürekli olarak iş birliğine ikna edilebildikleri müddetçe büyük strateji ortakları yaklaşımının faydaları çok daha somut ve bütünseldir. Büyük strateji ortakları yaklaşımı başarılı olursa göstermelik ittifaklar, askeri depolar ve acil durum kaynakları yaklaşımlarının sağladığı bütün avantajları, onların ayrı ayrı içerdikleri dezavantajlar olmaksızın sağlar.

Sonuç

Dünyanın bir iç istikrarsızlık ve uluslararası dengesizliğe dönüştüğü bu modern çağda, müttefikleri bir devletin ihtiyaçlarına entegre etme seçeneklerini anlamak ve hangi yöntemin kullanılacağını seçmek, 20.yüzyılın sonlarına göre daha önemlidir. Eğer dünya büyük çaplı savaşlardan kaçınacaksa, müttefikler ve ittifaklar, uluslararası tiyatronun dinamiklerini etkin bir şekilde yönlendirmede akıllı ve bilinçli bir rol oynamalıdır. Hatta bu popülist korumacılık çağında, büyük strateji ortakları yaratmak amacıyla devletler arası ilişkileri geliştirmek, Batı Hükümetleri’nin hedefi olmalı.

Önceki Gönderi

Asya-Pasifik’i Değerlendirirken Kalkınmacı Devlet Modeli Yararlı mı?

Sonraki Gönderi

Otokrasiye giden Neoliberal Yol

Son Gönderiler

Barışı Kim Yapmalı?

Barışın tesisi ve sürdürülebilirliği insan örgütlenmelerinin ve elbette ki devlet olgusunun ortaya çıkışından itibaren çözülmesi gereken…