Rusya NATO’yu Nasıl Bozguna Uğratır: Güçlü Ordu, Yüksek Menzil ve Üstün Silahlar

İki hafta önce Senato Silahlı Hizmetler Komitesi huzurunda tanıklık yaparken, herhangi bir düşmanın Ordu’dan menzil olarak üstün olup olmadığı sorulduğunda, ABD Ordusu Genel Kurmay Başkanı General Mark Milley dedi ki; “Evet … Avrupa’da olanlar, aslında Rusya. Bundan hoşlanmıyoruz, bunu istemiyoruz, ama evet, teknik açıdan sahada [bizden] menzil ve silah olarak üstünler.

Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığı göz önüne alındığında bu çarpıcı bir ifade. Ama bu kesin mi? Ne yazık ki, evet: Yaklaşık iki yıl süren savaş simülasyonları ve değerlendirme gösteriyor ki, eğer Rusya Baltık Devletlerine karşı ani bir saldırıda bulunursa Moskova kuvvetleri, Estonyanın başkenti Talinn eteklerini ve Letonyanın başkenti Riga’yı 36 ila 60 saatte kuşatabilir. Böyle bir senaryoda, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri yalnızca menzili ve silahlarının niteliği ile değil sayıca da geride kalacaktır.

Sayıca üstün? Rus ordusunun, tarihi Sovyet ordusunun küçük bir parçası büyüklüğünde olmasına ve savaş düzeninde olmamasına rağmen, Ukrayna aleyhindeki cebri harekatını sürdürürken – 10 gün gibi bir süre içinde – 27 ye kadar tam hazır taburdan (tam nasıl organize edildiklerine bağlı olarak manevra oluşumlarında 30-50,000 asker) oluşan bir kuvvetle Baltıklara yönelik bir saldırıda bulunabileceğini tespit ettik.

Bütün bu Rus birlikleri, tanklar, piyade savaş araçları (IFV’ler) ve benzeri zırhlı araçlar ile donatılmış olacaktı. O esnada NATO yalnızca; hafif, zırhsız veya hafif zırhlı kuvvetlerle karşılık verebilecekti. Bunlar, Baltık cumhuriyetlerinin kendi güçlerinden ve ABD ve müttefiklerinin bir kaç günlük mühlet içerisinde bölgeye hızlıca yönlendirebileceği kuvvetlerden oluşacaktır.

NATO, “Çok Yüksek Hazırlıklı Ortak Görev Gücü (VJTF)”nü de sayarsak, en iyi ihtimalle üç havalı piyade tugayından, bir Stryker (çn. 8×8’ilk zırhlı savaş aracı) tugayından ve bir ABD zırhı tugayından oluşan öğeleri mevzilendirebilir. Rusya başlangıçta tanklarda (7:1), piyade saldırı araçlarında (5:1), hücum helikopterlerinde (5:1), topçu birliğinde (4:1), uzun menzilli roket toplarında (16:1), kısa menzilli hava savunmasında (24:1) ve uzun menzilli hava savunmasında (17:1) avantajları elde edecekti.

Menzilce üstün? Fakat sorun yalnızca sayılarda değil. Ruslar ABD’li emsallerinden önemli ölçüde daha uzun menzilli top ve topçu roketlerini sahaya çıkardı. Mevcut ordunun topçu namluları genellikle  14 ila 24 kilometre (9 ila 15 mil) uzaklıktaki hedeflere ateş edebilir. Maalesef, NATO kuvvetlerinin Baltık’ta karşılaşabileceği en yaygın Rus kundağı motorlu obüsü 29 kilometre (veya 19 mil) menzile sahiptir. Muharebe alanında bu farklılıklar önemlidir.

Üstelik, şu anda, Amerika Birleşik Devletleri’nin Avrupa’da konuşlandırılmış Çok Namlulu Roketatar Sistemli birimleri bulunmamakta, ancak bu olsa bile, birincil roketinin menzili, taşıma kapasitesine bağlı olarak yalnızca 40-70 (25-44 mil) kilometredir. Bu arada, Rus kuvvetleri menzili 90 kilometreye (56 mil) kadar olan iki topçu roketi sistemi ile zengince donatılmıştır.

Silah niteliği üstün? Burada kanıtlar kısmen biraz daha karışık, ancak bu Birleşik Devletler’in alışkın olduğuna nazaran, tercih edilmeyecek bir durum. Rusya’nın tankları ve IFV’leri 1991 ve 2003 yıllarında Amerikan kuvvetlerinin Irak’ta karşılaştığı kuvvetlerle bazı durumlarda aynı görevleri üstlenirken, bu silahların isminin dışında ortak noktaları azdır. Onlar çok daha gelişmiş zırha, silahlara ve sensörlere sahip ve bazı alanlarda – anti-tank güdümlü füzelere (ATGM’lere) karşı savunma amaçlı aktif koruma sistemleri gibi- Batılı emsallerinden daha üstün.

Bugün Baltık’ta bir savaş patlak verecek olsa, Rus saldırı helikopterleri, IFV’ler ve hatta bazı tanklar etkili mesafeden ABD M1 tankı da dahil olmak üzere NATO savaş araçlarının neredeyse tümünün zırhını delebilecek ATGM’ler kullanabilir. M1’ler yakın mesafeli savaşta hafif bir avantaja sahiptir; eğer oraya varana kadar dayanırlarsa. Fakat ABD’nin şu anki vaziyeti göz önüne alındığında sahada 450 civarı Rus yapımına karşılık en iyi ihtimalle sadece bir kaç düzine olacaktır. Baltık devletlerinin kendilerine ait bir ağır zırhı yok, ve yaptığımız analiz de; ani bir Rus saldırısının sonucunu etkilemek için hiçbir Avrupa ağır kuvvetinin ön saflara zamanında yetişemeyeceğini gösteriyor.

Sayıca, menzilce ve silah niteliği açısından dezavantajlı olmanın ötesinde bir yığın başka konu birleşerek sorunu oluşturuyor. İlk olarak NATO müttefiklerinin ve ABD ordusunun yardımları, kısa vadede bu dezavantajları dengelemek için sınırlı olacaktı. Avrupalı müttefikler, Amerikan öncülüğünü, silahlarını azaltarak ve kalan güçlerini Afganistan gibi “alan dışındaki” görevler için optimize ederek takip etti. Böylece İngiltere, son birliklerini Almanya’dan çekme planlarına devam ederken, Almanya ordusunu Soğuk Savaş döneminin 10 ağır birliğinden, iki ağır birliğe tekabül eden düzeye düşürdü.

Ancak burada önemli olan sadece sayılar değil. Birleşik Devletler ve ortakları Avrupa’daki her türlü önemli caydırıcılık veya savunma çabasını desteklemek için gerekli altyapıyı düzenli olarak azalttı. Bugün, kıta üzerinde herhangi bir ABD bölüğü veya kolordu merkezi ya da herhangi bir Ordu havacılığı, mühendisliği ve ilişkili lojistik tugayları mevcut değildir. Askeri birliklerin teslim alınabileceği, cephelere taşınabileceği ve komuta, kontrol edilebileceğini ve orada desteklenebileceğini varsayan incelememiz, tüm bu konulardaki önemli eksiklikleri göz ardı etmiş olabilir. Askeri birlikleri yerleştirmek yeterli değildir. Bir plan olmadan, yeterli lojistik destek olmadan, güçlü komuta ve kontrol olmadan, hazırlıklı bir düşman yine de NATO’yu hezimete uğratacaktır.

İkinci olarak, hava gücü uzun zamandan beri ABD’nin kozudur ve Ordu, ateş desteği sağlamak ve birimlerini hava saldırısından korumak için ona güvenir. Bu güven, manevra kuvvetleri ile birlikte konuşlandırdığı topçu miktarını azalttı ve hangi açıdan bakılırsa bakılsın onları yapısal hava savunmalarından yoksun bıraktı.

Bu seçimler, Taliban ve Irak hava kuvvetlerine ve entegre hava savunmalarına karşı tümüyle geçerliyken, Rusya tamamen farklı bir hikayedir. Rusya belki de dünyanın en heybetli karadan havaya füze(SAM) savunma sistemlerine sahiptir.

Rusya toprakları içinden yönetilen bu SAM’ler, mevcut savunma baskı silahlarının menzilini ziyadesiyle aşmaktadır ve ABD ve müttefik hava kuvvetlerine karşı güçlü bir tehdit oluşturmaktadır ve karşı koyması masraflı ve zaman alıcı olacaktır. Yakın zamandaki Amerikan savaşlarının aksine, hava desteği almak, bir çağrıda bulunup beklemek kadar kolay olmayacak. Özellikle herhangi bir çatışmanın kritik ilk günlerinde müttefik kara kuvvetleri, dar zaman ve mekan aralıklarında hava desteği bulabilecektir.

Üçüncüsü, Ruslar kendi güvenilir hava kuvvetine sahip. Analizlerimiz gösteriyor ki, Moskova yüzlerce avcı, hücum ve bombardıman uçaklarını Baltık devletlerine yapılacak bir saldırıda görevlendirebilir. Bu kuvvetler nihai olarak, nitelik ve nicelik bakımından ittifakın hava gücünden daha zayıf olsa da Rusya’nın karadan havaya savunmalarıyla bir araya geldiğinde, ABD ve müttefiklerinin kara kuvvetlerinin destek veya karşı saldırı hareketlerine dair tehdit oluşturabilir. Kendilerine ait karadan havaya savunmaları olmaksızın ve NATO hava kuvvetlerinden aldıkları sınırlı hava desteğiyle, ABD Ordu birlikleri İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez düşman hava saldırılarına ağır kayıplar verebilecektir.

Bütün bu sorunların üzerine, coğrafya bu senaryoda problemlere neden olacaktır. Rus sınırından Riga’ya yaklaşık 130 mil, modern zırhlı birliklerin bir kaç saatte geçebileceği bir mesafe. Hava kuvvetlerinin şiddetli direnişine rağmen, analizimiz açıkça gösteriyor ki; işgalcileri yavaşlatacak ve hava saldırılarına karşı savunmasız şekilde hareket etmeye zorlayabilecek NATO kara güçlerinin yokluğunda, bir Rus saldırısını durduracak kadar hasarı verecek yeterli zaman yoktur. Bu özünde ortak bir savaştır,  yalnızca karada ya da havada kazanılabilecek bir savaş değildir.

Bush yönetiminin aldığı – ve Obama yönetiminin onayladığı – 2019 itibariyle, ABD güçlerinin mühimmatlarının yüzde birinden fazlasını patlamamış halde bırakan küme silahlarını kullanmamaya karar verdiği gerçeğini de ekleyin. İnsani açıdan takdir edilesi olsa da – Rus tarafında karşılığı olmayan – bu karar,  ABD topçularının etkisini ziyadesiyle azaltacak ve hava kuvvetlerinin Rus topçu, hava savunma ve mekanize hedeflerine karşı ateş gücünü düşürecektir. NATO’nun genel duruşunun zayıflığı göz önüne alındığında, bu önemsiz bir taviz değildir.

Günümüzde NATO Avrupa’da sayı, menzil ve silah niteliği açısından Rusya’dan geri kalmıştır ve durumun daha da kötüleşmesine neden olan bir takım faktörlerle kuşatılmıştır. Buna rağmen, toplamda 35 trilyon dolar GSYİH’ya sahip bir ittifak içerisinde uygun görünen bir fiyat etiketiyle daha sağlam bir caydırıcı duruşa kavuşmak için iyileştirmelere başlamak mümkündür. Hükümet tarafından açıklanan, genişlemiş Avrupa Güvence İnisiyatifi tam bir çözüm değilse de doğru yönde bir adımdır. Ayrıca, NATO’nun Avrupalı üyeleri, ittifakın kolektif savunmasına karşı yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli yatırımları yapmaya başlamalı; bu sadece Amerika’nın meselesi değil.

Vladimir Putin’in yakın zamanda silahlarını NATO’ya doğrultma niyetinde olması pek mümkün görünmüyor. Bununla birlikte böyle bir karar verirse sonuçları ağır olacaktır. Büyük ihtimalle en iyi sonuç – eğer kelimenin bu bağlamda bir anlamı varsa – tüm ağırlığıyla yeni bir Soğuk Savaş’a benzer bir durum ortaya çıkabilir. Rusya ile yapılacak bir savaş ilk kurşun sıkıldığı andan itibaren tırmanma ihtimaliyle dolu olacaktır; ve nükleer Armageddon 1 gölgesinin dışında doğmuş nesiller aniden uzun zamandır mezara gömülmüş zannedilen korkularla yeniden yüzleşecektir.

20 yıldan beri süregelmekte olan bir durum bir gecede çözülmeyecektir, yahut çözümü farklı önceliklere ve algılara sahip 29 üyeden oluşan bir ittifak için politik olarak basit veya ihtilafsız olmayacaktır. Her şeye rağmen, bunu gerçekleştirememenin potansiyel sonuçları öylesine vahimdir ki, bu sonuçları defetmek için yapılan sağduyulu yatırımların – geliştirilmiş duruş ve ortak kuvvetlerin dikkatli, hedefli modernizasyonu – savaşçı Rusya’nın yakınında yaşayan müttefiklere güven vermesi ve potansiyel bir felakete karşı bir sigorta poliçesi sağlaması garantidir.

Önceki Gönderi

Will H. Moore

Sonraki Gönderi

Başarılı Bir “Ayaklanmaya Karşı Koyma Harekatı” ile İlgili Ne Biliyoruz, Ne Bilmeliyiz?

Son Gönderiler

Barışı Kim Yapmalı?

Barışın tesisi ve sürdürülebilirliği insan örgütlenmelerinin ve elbette ki devlet olgusunun ortaya çıkışından itibaren çözülmesi gereken…