Trump Döneminde Xi ve Kuzey Kore Problemi

Kuzey Kore’nin nükleer silah/füze denemelerini takiben Kuzey Kore’ye uygulanan uluslararası yaptırımlardan oluşan ve şuanda yine kendini tekrar eden kısır döngü, uluslararası toplumun Kuzey Kore’nin nükleer hevesini1 kırma konusunda başarısız olduğunu gösteren açık bir işarettir. Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Asya politikasını2 revize etmesi ve Xi Jinping’in, Çin Komünist Partisi’nin Genel Sekteri olarak ikinci beş yıllık dönemine girmeye hazırlanması, Kuzey Kore problemini yeniden düşünmek için bir fırsattır.

Kuzey Kore’nin usta diplomatik becerileri, ünlü atasözünde adı geçen balinaların arasındaki karides misali onun büyük güçler arasında başarılı bir şekilde manevra yapmasını garantilemiştir. Kuzey Kore’nin Kuzeydoğu Asya’daki karmaşık durumlardan sıklıkla galip olarak ayrılması, tekrar tekrar bu beceriyi kanıtlamıştır.  Diğerleri Kuzey Kore’nin stratejileri hususunda anlaşmazlığa düşerken3, Kuzey Kore füze ve nükleer teknolojilerini geliştirmeye devam ediyordu. Böylesi bir durumda, Kuzey Kore’nin Kuzeydoğu Asya siyasetinin gündemini dikte etmesine izin vermek oldukça olağandışıdır.

Trump’ın 20 Ocak 2017’de görevi devralmasından bu yana Kuzey Kore, uluslararası toplumu sürekli olarak fırlattığı füzelerle4 ve yasaklanmış bir kitle imha silahı olan (KİS), VX sinir gazı kullanmak suretiyle Kim Jong-un ağabeyine ve Jong-nam’a Kuala Lumpur’da suikast düzenleyerek5 provoke etmiştir. Sonuç olarak, Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Koreli diplomatlar ile Amerikan eski devlet görevlileri arasında Şubat ayında New York’ta yapılması planlanan toplantıyı iptal etmiştir6.

1992’de Çin ve Güney Kore arasında diplomatik ilişkiler kurulduğundan bu yana;  Çin, iki Kore ile de yakın ilişki içerisinde olan bir kaç devletten biridir. Kim Jong-un’un Aralık 2011’de babasından görevi devralmasından sonra Çin ve Kuzey Kore arasındaki ilişkiler kötüleşmeye başlamıştır. Aynı dönemde Çin ve Güney Kore arasındaki ilişkiler, kapsamlı ekonomik ve kültürel teatiler ve düzenli olarak yapılan yüksek seviyeli toplantılar ile hızlı bir şekilde samimileşmiştir7. Söz konusu diplomatik ilişkiler, 2015 yılında Başkan Park Geun-hye’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin baskısını yok sayarak  Beijing’te düzenlenen ve II. Dünya Savaşı’nın bitişinin 70. yılını anmak amacıyla yapılan askeri geçit törenine katılması8 ile zirveye ulaşmıştır. Ancak Haziran 2016’da ABD ve Güney Kore’nin, Güney Kore’ye THAAD9 anti-balistik füze sistemini yerleştirmeye karar vermesi ile Çin ve Güney Kore arasındaki ilişkiler sekteye uğramıştır. 2017’nin Mart ayında Başkan Park’ın istifa etmeye zorlandığı10 döneme kadar iki ülke arasındaki ikili ilişkiler son yılların en düşük seviyesine inmiştir.

Çin’in Kuzey Kore üzerindeki nüfuzu sıklıkla abartılmaktadır. On yıllarca Junche1112 siyasetini izledikten sonra, Kuzey Kore büyük ölçüde kendi kendine bel bağlayan bir devlet haline gelmiştir. Çin ile yaptığı ticaret Kuzey Kore için önemli olmasına rağmen Kore ekonomisinin hayat bağı olduğu söylenememektedir. Amerika Birleşik Devletleri ile stratejik bir rekabet içerisinde sıkışan Çin, şuan için Kuzey Kore’yi tek başına bırakmak istememektedir. Süreğen ilişkiler sayesinde Çin, Pyongyang’ın silahlar yerine büyümeye konsantre olacağını ummaktadır. Bu tarz bir stratejinin naif olduğu kanıtlanmış ve bu durum Beijing’in uluslararası imajını ve milli çıkarlarını zedeler hale gelmiştir.

Kim Jong-un’un Çin’in iktisadi gücünün hayranı olan amcası Jang Song-thaek’i idam ettirmesinden sonra, Kim Jong-nam’ın suikasta uğraması Çin’e ek bir darbe olarak geldi. Görünüşte siyasetle pek ilgisi yok gibi dursa da Kim Jong-nam muhtemelen daha liberal ve Çin ile daha sıcak ilişkilere dayanan bir Kore hükümeti oluşturacaktı. Kim Jong-nam’ın ölmesiyle Çin ve Kore arasındaki ilişkiler muhtemelen daha kötüye gidecektir.

Pek çok Çinli analizcinin adlandıracağı gibi Kuzey Kore sadece memnuniyetsiz ‘beyaz gözlü bir kurt’13 değildir; aksine, direkt bir güvenlik tehdidi haline gelmiştir. 2017’nin geriye kalan dönemi için Çin Kore’den gerçekleştirdiği kömür ithalatını durdurmuştur ancak hiç kimse kömür ithalatının kati bir şekilde nasıl engelleneceğinden ve bu kısıtlamanın Kim Jong-un’un fikrini değiştirmesi için yeterli olup olamayacağından emin değildir. Kuzey Kore ile direkt muhatap olma konusunda istekli gözükmemeye çalışan Amerika Birleşik Devletleri, hala Kuzey Kore’nin ‘olumlu adımlar’14 atmasını beklemektedir. Washington’daki siyaset kulislerinde pek çok kişi, Kuzey Kore’nin gidişatına karşılık vermek için Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Kore ile diyaloga girmekten kaçınması gerektiğine inanmaktadır15. Ancak bu tarz küstah ve dar görüşlü bir yaklaşım, sadece zarar verici değildir aynı zamanda ahlaki sorumluluğu da azaltmaktadır.

Trump’ın, Çin’in tek başına Kuzey Kore problemini çözebileceği yönündeki yanlış varsayımından vazgeçmesi gerekmektedir. Çin’in Kuzey Kore’nin tek müttefiki olduğu ve Pyongyang bulmacasının anahtarını elinde tuttuğu düşüncesi bir klişeden ibarettir. Aksine gerçek, sadece bir kaç Çinli’nin Kuzey Kore’yi hala bir müttefik olarak gördüğüdür. 1961 Çin-Kuzey Kore Dostluk Antlaşması’nın üstü tozlanmaktadır. Diğer yandan Kuzey Kore de Çin’i sevmediğine dair işaretler vermektedir. Örneğin, yakın dönemde Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı, aleni şekilde Beijing’i ‘ABD’nin seçtiği müziklerde dans etmekle’16 suçlamıştır.

Seul’un THAAD konusunda kararını değiştirmesi Beijing’in kafasını karışmıştır. Beijing, THAAD sisteminin yerleştirilmesinin ve ABD ve Güney Kore arasındaki müttefikliğin Seul için önceliğinin arkasında yatan mantığı tamamen yanlış anlamış gibi gözüküyor. THAAD, Kuzey Kore’den gelen füzelere karşı bir koruma şeklinde düşünülmeli. Ancak Çin bu sistemi, bölgesel bir güvenlik tehdidi olarak görüyor. Dolayısıyla, söz konusu anti-balistik sistem büyük ihtimalle Amerika Birleşik Devleti ve Çin arasındaki güvensizliği derinleştirecektir. Fakat, Koreliler Mayıs ayında yeni bir başkan seçecekleri için THAAD’ın geleceği belirsizdir.

Yaygın olarak kabul edildiği üzere Kuzey Kore’yle ilgili yapılacaklar konusunda üç seçenek bulunmaktadır: yaptırımları devam ettirmek, önleyici askeri müdahale veya yaratıcı ve yapıcı bir yaklaşım geliştirmek. Yaptırımlar başarısız oldu. Özellikle Güney Kore’nin çıkarları göz önüne alındığında askeri müdahale seçeneği çok riskli. Kore Yarımadası’nda tansiyon hala yüksek olduğundan, barışın kazanabilmesi için ilgili bütün tarafların kuvvet kullanımının cazibesine karşı koyması gerekmektedir. Çin’in ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşımlarını, Çin’in, Pyongyang’a karşı daha cesur önlemler aldığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin teşvikleri sergilediği bir yöne değiştirmek, ileri doğru yapıcı bir adım olabilir. Çin’den destek gelme şansının olmadığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de bazı güvenlik teminatları sunduğu bir senaryoda, Kuzey Kore’nin müzakere masasına dönmesi daha olasıdır. Böyle bir ihtimal var mıdır?

Trump başkanlık kampanyası sırasında, Kim Jong-un’u hamburger yerken yapılacak bir toplantı için Amerika Birleşik Devletleri’ne davet etmeye istekli olduğunu söyledi. Pek çoğu için Washington’da Trump ve Kim arasında gerçekleşecek tarihi bir toplantı düşünülemez olsa da bu tarz bir yaklaşım şuan için Kore Yarımadası’nın nükleerden arındırılması için gerekli olan şey olabilir.

Ayrıca Trump’ın seçilmesinden bu yana inişli çıkışlı bir seyir izleyen ABD-Çin ilişkileri bazı olumlu gelişmelere sahne oldu. Yakın zamanlarda Kim Jong-nam’ın oğlu Kim Han-sol’un, babasının suikasta uğramasından sonra kendisine, annesine ve kız kardeşine yaptıkları yardımlardan ötürü hem Çin’e hem de Amerika Birleşik Devletleri’ne teşekkür ettiği video görüntüleri17, geçtiğimiz birkaç hafta boyunca Beijing ve Washington’un Kuzey Kore’deki gelişmeler karşısında düşüncelerinin benzeştiğini düşündürtmektedir.

Hem Trump hem de Xi görev anlayışı yüksek liderler. Nisan’da ilk defa Trump’ın Mar-a-Lago’daki yazlık evinde yapılacak buluşmaya hazırlanırken18 onların Kore yarımadasındaki tansiyonu düşürecek bu fırsatı kucaklayabileceklerine inanmak istiyoruz. Kuzey Kore’nin ortak bir güvenlik tehdidi haline geldiği ve sorunun barışçıl çözümünün hala mümkün olduğu hususlarındaki fikir birliğine dayanarak, Amerika ve Çin birlikte hareket ederek, Kuzey Kore sorununu acilen çözmelidir. Bu fırsatın kaçırılmasının ve durumun yanlış değerlendirilmesinin, Kuzeydoğu Asya’daki soğuk savaşı sıcak savaşa döndürmesi muhtemeldir.

Önceki Gönderi

Taahhüt Sorunları ve Önleyici Savaş

Sonraki Gönderi

Kuzey Kore kendisine saldırılmasını mı istiyor?

Son Gönderiler

Barışı Kim Yapmalı?

Barışın tesisi ve sürdürülebilirliği insan örgütlenmelerinin ve elbette ki devlet olgusunun ortaya çıkışından itibaren çözülmesi gereken…